12 Mart 2009 Perşembe

Kör kediyi samur sandım uzaktan

Bi kediyi hangi yükseklikten atarsan at, bu mahlukat dört ayak üzerine düşer. İnanmazsan bırak uçaktan aşağı, yolda kalpten gitmezse kesin dört ayağı üstüne düşer de, o ayaklardan kaçı neresine kaçar ben onu da bilemem işte.

Bir rivayete göre peygamber efendimiz bu nankörün sırtını okşuyor ve şöyle buyuruyor: Bundan sonra sırtın yere gelmesin. Ondan kellidir ki, bu hayvanda bir havalanma oluyor biz ayrıcalıklıyız hesabı. Bunların bu artist edaları bu olaydan sonra başlamıştır. Bu duruma daha önce hiç bir peygamberin müdahale etmemesinden dolayı o zamanlar pek bi vasıfsız olan bu yaratıklar nerden atarsan at camız boku gibi kafa üstü çakılmaktaydılar.
Bir zamanlar bende bu mahlukata hiç ilgi duymamama rağmen, kör vicadanımın, pamuk kalbimin kurbanı oldum.
Zırrrrrrrrr..Zııırrrrrrrrr…
- Alo buyrun.
- Bugün pamuk kalbinden taşınıyorum.
- Altı aylık kira borcu varıdı sizin.
- O da sana kapak olur.
ÇASOOOT…
Ve bu yaratıklardan biriyle katışgan oldum.Keratası bahçede ikamet ediyor, acıkır ya da hava bozarsa bende ikamet ediyor. Amma velakin beşinci kat komşularımız da bu kedinin hastası.Bir gün alıp bunu evlerinde ikamete zorluyorlar. ama, kedi sokak menşeili olduğundan naşi, üçüncü gün atıyor kendini camdan pattadanak zemine. Bu bir geldi eve, aynen üç gün şokta. Dört ayağı ayarlayıp üstüne düşmüş ama yere çarpıncada, kafayı yere koymuş olsa gerek ki, hem yanağını ısırmış hafiften de dilini. çene de yara.
Ne o lan yalan mı yazıyoruz...
İyi babuş üçüncü kat olsun. (valla beş)
Soona da ben yazlığa gittim o da siktirola gitti. Bi daa da görmedim şerefsizi.
Bu özelliğin kediye verilmesi de önemlidir. Ya camıza verilseydi. Atardın istediğin yerden aşağı. O da aslanlar gibi o ince bacaklarla dört ayağının üstüne düşerdi, harbi camız boku hesaabı.

1 yorum: